10
Kas
“Depresyondayım” ifadesi çoğu zaman üzüntü, yorgunluk ya da zor bir gün geçirmekle eş anlamlıymış gibi kullanılmaktadır. Oysa klinik depresyon, kişinin duygu durumunu, enerji düzeyini, uykusunu, iştahını ve ilişkilerini etkileyen ciddi bir ruhsal bozukluk olarak tanımlanmaktadır.
Bu kavramı gündelik dilde hafife alarak kullanmak, hem depresyon yaşayan kişilerin deneyimini görünmez kılmakta hem de profesyonel destek alma sürecini geciktirebilmektedir. Bu nedenle duygularımızı ifade ederken, “moralim bozuk”, “yorgun hissediyorum” gibi daha açıklayıcı ifadeler kullanmak daha sağlıklı bir yaklaşım olmaktadır.
02
Eki
Kaygı, tehlike algıladığımız durumlarda devreye giren doğal bir tepkidir. Ancak günlük yaşamda süreklilik kazandığında, dikkat toplama, uyku düzeni ve ilişkiler üzerinde zorlayıcı etkiler yaratabilmektedir.
Düzenli uyku, gün içinde kısa nefes egzersizleri, ekran maruziyetini azaltmak ve günün belirli bir kısmını yürüyüş gibi hafif aktivitelere ayırmak kaygı düzeyinin dengelenmesine katkı sunmaktadır. Gündelik alışkanlıklarda yapılacak küçük değişiklikler, psikoterapi süreciyle birlikte ele alındığında daha kalıcı sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir.
15
Eyl
Çocukların duygularını adlandırabilmesi, zorlanma yaşadıkları durumlarda ebeveynlerine ve bakım verenlerine daha rahat başvurmalarını kolaylaştırmaktadır. “Kızgın görünüyorsun, böyle hissetmen normal” gibi yansıtıcı cümleler, çocuğun duygusunu fark etmesine yardımcı olmaktadır.
Duyguları “iyi” ve “kötü” olarak ayırmak yerine, her duygunun bize bir şey anlatmaya çalıştığını vurgulamak önem taşımaktadır. Böylece çocuk, utanma veya suçluluk hissetmeden duygularını paylaşabilmekte ve sağlıklı baş etme becerileri geliştirebilmektedir.
28
Ağu
İlişkilerde çatışma tamamen ortadan kaldırılmaya çalışıldığında, doğal duygulanım da bastırılabilmektedir. Önemli olan, çatışma anlarında duyguları ifade etme biçimini ve birbirini dinleme şeklini yeniden düzenleyebilmektir.
Suçlayıcı cümleler yerine “ben dili” kullanmak, duygunun şiddetini azaltmakta ve karşı tarafın savunmaya geçmesini engellemektedir. Düzenli olarak ayrılan küçük sohbet zamanları, ilişkinin duygusal bağını güçlendirmeye katkı sunmaktadır.
05
Ağu
Online psikoterapi, yüz yüze görüşme ile benzer bir çerçeveye sahiptir; ancak görüşmenin gerçekleştiği ortam danışanın sorumluluğundadır. Mümkün olduğunca sessiz, bölünmelerin az olduğu ve internet bağlantısının stabil olduğu bir alan seçmek önem taşımaktadır.
Seans öncesinde kulaklık ve kamera kontrolünü yapmak, telefondaki bildirimleri kapatmak ve görüşmeye birkaç dakika kala zihnen hazırlanmak, sürecin daha verimli ilerlemesine katkı sağlamaktadır.